Background Image
Previous Page  13 / 108 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 13 / 108 Next Page
Page Background

11

KATILIM BANKALARI 2016

ABD seçimlerinin sonrasında

ABD doları diğer ülke para

birimleri karşısında hızla

değer kazanmış ve 2002 yılı

ortalarından bu yana en yüksek

değere ulaşmıştır.

ABD Hazine Bakanlığı verilerine göre Aralık

2016 tarihi itibarıyla ABD’nin milli gelirinden

fazla borcu mevcuttur. ABD’nin yıllık

18,5 trilyon ABD dolarlık milli gelirine karşın

özel sektör hariç 19,9 trilyon ABD doları

borcu olduğu ve ülkenin borcunun en büyük

kesimini yaklaşık 14 trilyon ABD dolarıyla

kendi vatandaşına, eyalet yönetimlerine,

bankalara, sigorta şirketlerine, yatırım

fonlarına, emeklilik fonlarına ve merkez

bankası Fed’e olan borçları oluşturduğu

görülmektedir. Geri kalanını ise (6 trilyon

ABD doları üzeri) elinde ABD tahvil ve

bonosu tutan yabancı ülkelere olan borçlar

oluşturmaktadır.

ABD seçimlerinin sonrasında ABD doları

diğer ülke para birimleri karşısında hızla

değer kazanmış ve 2002 yılı ortalarından

bu yana en yüksek değere ulaşmıştır.

Kasım ayında ABD doları Euro karşısında

%3, Yen karşısında ise %7 oranında değer

kazanmıştır. ABD dolarındaki bu yükselişte,

ABD’de başkanlığa yeni seçilen Trump’ın

mali harcamaları artıracağı ve bunun da daha

yüksek enflasyonla beraber Fed tarafından

daha hızlı parasal sıkılaşmaya yol açacağı

beklentileri etkili olmuştur.

Donald Trump’ın ABD Başkanlık seçimlerinde

sürpriz bir şekilde galip gelmesi kısa vadede

doğrudan bir etki yaratmasa da, orta

vadede önemli etkiler yaratacaktır. Finansal

piyasalar, iş sektörünün önde gelen liderleri

ve politika yapıcılar Trump’ın kabinesini

nasıl oluşturacağını, Kongre liderleriyle ve

muhalefet partiyle nasıl bir ilişki kuracağını

yakından takip etmektedir

Euro Bölgesinde iç talep artışının

önümüzdeki dönemde ekonominin itici

gücü olmaya devam etmesi beklenmektedir.

Euro Bölgesi ekonomisi 2016 yılında %1,7

oranında büyüme kaydetmiştir. Geçtiğimiz

iki yıl içerisinde uygulanan varlık alım

programının ve uzun süredir devam eden

genişleyici para politikasının etkisiyle

büyüme desteklenmekle birlikte Euro

Bölgesinin büyüme oranları beklenen

seviyeye ulaşmamıştır.

Bölgede yıl sonu itibarıyla %10’a gerileyen

genel işsizliğe rağmen %20 düzeyindeki genç

işsizliği ve %5,5 düzeyindeki uzun dönemli

işsizlik oranı büyümenin sürdürülebilir

bir patikaya girmesinin önündeki en

önemli yapısal engellerden biri olmaya

devam etmektedir. Maliye politikasının

gevşetilmesine yönelik talepler, mali

alanın elverişli olmasına rağmen Almanya

tarafından olumlu karşılanmamaktadır.

Bölge ülkelerinde yıllık enflasyon %0,2

ile belirlenen hedefin altında seyretmiş;

kredi talebi ve yatırımlar düşük düzeyini

sürdürmüştür. Diğer taraftan Brexit kararı,

daraltıcı maliye politikaları ve mülteci sorunu

Birlik içinde politik gerilimi artırmakta

ve Avrupa Birliği projesine olan güveni

azaltmaktadır.

İngiltere, AB üyeliğine devam edip etmemek

konusunda yaptığı referandum (Brexit)

sonucunda Birlikten ayrılma kararı almıştır.

Brexit kararı sonrası Birleşik Krallık’ta

artacak enflasyonun harcanabilir geliri

olumsuz etkilemesi ve toplam talepte

düşüş görülmesi beklenmektedir. Avrupa

Merkez Bankası (ECB) 8 Aralık 2016 tarihli

toplantısında sıfır düzeyinde tuttuğu politika

faizini değiştirmeyeceğini açıklamıştır.

Ayrıca daha önceki toplantıda 2017 yılı