17
KATILIM BANKALARI 2016
işleyeceğini ve nihai etkilerini bu aşamada
kestirmek güç olmakla birlikte; son
dönem gelişmelerin ilk yansımaları küresel
finansal piyasalarda, artan faiz oranları ve
varlıkların yeniden fiyatlandırılması şeklinde
gözlenmektedir.
Söz gelimi, ABD’de uygulanacak güçlü
bir genişlemeci maliye politikası küresel
talebi ve dolayısıyla gelişmekte olan ülkeler
büyümesini uyararak bu ülkelere yönelen
sermaye akımlarını destekleyebilecektir.
Benzer şekilde, diğer gelişmiş ülkelerin de
genişlemeci maliye politikaları izlemeleri
ve Çin’de uygulanan mali teşvik paketleri
de küresel ekonomi üzerinde olumlu
etki yaratabilecektir. Ancak, gelişmiş
ülkelerin de aynı zamanda faiz oranlarını
artırmaları durumunda, gelişmekte olan
ülkelere yönelen sermaye akımları olumsuz
etkilenebilecektir. Böyle bir ortamda,
gelişmekte olan ekonomilerde, kur kanalının
ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin
bertaraf edilmesi amacıyla para politikasının
çerçevesinin etkilenmesi beklenir. Sıkılaşan
para politikasının iktisadi faaliyet üzerinde
oluşturabileceği aşağı yönlü etkilerin telafisi
için maliye politikası ve makroihtiyati
tedbirler vasıtasıyla ekonomiyi canlandırıcı
tedbirler alınması gerekebilir.
Değişen politik iklime paralel olarak
ekonomi politikalarına ilişkin belirsizlikler
de artmıştır. Bu bağlamda, küresel ekonomi
politikalarındaki belirsizlik 2011 yılından beri
en yüksek seviyelerine ulaşmıştır.
Değişen küresel politik iklimin ilk
belirleyicilerinden biri İngiltere’nin Avrupa
Birliği’nden ayrılma kararı olmuştur.
23 Haziran 2016 tarihinde yapılan
referandumdan, sürpriz bir şekilde,
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma
kararının çıkmış olması Avrupa özelinde
ekonomi politikalarındaki belirsizliğin temel
kaynağını oluşturmaktadır. Sonrasında,
8 Kasım 2016 tarihinde ABD’de, daha
içe dönük bir politika uygulayacağının
sinyallerini veren Donald Trump’ın seçilmesi;
Avrupa ülkelerinde gerçekleşecek seçimlerle
ilgili belirsizlikleri de beraberinde getirmiştir.
Süregelen küresel politik zemin; oluşturduğu
belirsizlik ve oynaklık nedeniyle, gerek
gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke
ekonomilerinde politika uygulamaları
açısından çeşitli zorluklar oluşturmaktadır.
Bu gelişmeler, dünya ekonomisi üzerinde;
ticaret, maliye, para politikası kanalları ve
sermaye akımları kanalı üzerinden etkili
olabilecektir. Hangi kanalın ne şekilde
Hangi politikanın ne şekilde uygulanacağı ve
karşılaşılabilecek kısıtlar ise ülkenin içinde
bulunduğu şartlara ve ülkeye özgü faktörlere
bağlı olarak farklılık gösterecektir.
Örneğin, mali alanın yeterli olduğu ülkelerde
mali teşviklere ağırlık verilebilecek iken;
bütçe yükünün halihazırda yüksek olduğu
ülkelerde makroihtiyati tedbirler önem
kazanabilecektir. Söz konusu makroekonomik
ve makroihtiyati politikalar, politika yapıcılara
zaman kazandırmakla birlikte, ekonomilerin
şoklara karşı dayanıklılığını artıran esas
politikaların yapısal politikalar olduğu
bilinmektedir. Dolayısıyla, zorlu dönemlerin,
yapısal reformların hayata geçirilmesi için
bir fırsat olarak değerlendirilmesi ve gerek
gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde,
para, maliye, makroihtiyati ve yapısal
politikaların oluşturulmasında ilgili kurum ve
otoritelerin koordinasyonunun sağlanması
gerekmektedir.
Sonuç olarak, küresel ekonominin içinde
bulunduğu düşük büyüme tuzağından
çıkabilmesi için, kısa vadede toplam talebi
uyaracak, uzun vadede ise potansiyel
büyümeyi artıracak makroekonomi
politikalarının bir arada ve etkin kullanımı
önem arz etmektedir.