Melikşah Utku

19/09/2006 - Yeni Şafak

Faizsiz bankacılık, Türkiye'de 21 yaşına bastı. Dünyadaki ilk uygulamaları ise 1960'lı yıllara kadar uzanıyor. Bu süreçte modern kapitalizmin temel kurumlarından sayılan geleneksel bankacılık karşısında uzun süre fazla bir gelişme imkânı bulamamıştı. Ancak son birkaç yıldır faizsiz bankacılık ciddi bir sıçrama sağlamış gözüküyor. Artan bir ivme ile büyüyor bu tür bankacılık dünyanın dört köşesinde.

Bu satırları, Bahreyn'den, faizsiz bankacılıkla uğraşan ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş insanları bir araya getiren bir konferansın arasında yazıyorum. Türkünden Mısırlısına, Güney Afrikalısından Pakistanlısına İslam coğrafyası ve ötesinden gelen bankacılar var burada. Bu türden toplantıların sayısı son yıllarda önemli ölçüde arttı. Kimi zaman genel olarak faizsiz bankacılık, ancak çoğu kez faizsiz bankacılığın özel alanlarına yoğunlaşan toplantılar organize ediliyor senede birkaç kez. Bu toplantı enflasyonuna rağmen düzenleyenler ilgiden memnun. İlginin temel sebebi, hiç şüphesiz sektörün hızla büyüyor olması.

Hızlı büyümenin en önemli etkisi, dünya çapında yeni istihdam oluşturuyor olması. Hem genç, hem de deneyimli bankacıların sektöre yöneldiğine şahit oluyoruz. Geleneksel bankalar ve bankacılık kesimini denetleyen kurumlar arasında da faizsiz bankacılık tecrübesi edinmiş nitelikli personel arayışındalar. Zira HSBC, Citibank ve BNP gibi geleneksel bankacılığın devleri dahi faizsiz bankacılığa özel bir önem atfetmeye başlamış durumda. Bunların bir kısmı ya faizsiz bankacılık işlemlerine yönelik özel birimler ve pencereler açıyor ya da menkulleştime gibi faizsiz bankacılık prensiplerine uygun çeşitli hizmet ve enstrümanları pazarlıyorlar.

Faizsiz bankacılığın son yıllardaki yükselişinin birkaç sebebi var. Her şeyden önce son on yıllık dönem bu tür bankalar için ciddi bir tecrübe birikimi sağladı. Bu süreçte geleneksel finansman ve aracılık işlevlerine alternatif faizsiz araçlar geliştirildi. Faiz mekanizmasının temelini teşkil ettiği bir finansal sistemde faizin olmadığı ve faizsizlik prensiplerine uygunluğu herkes tarafından kabul edilen bir model geliştirmek pek de kolay olmadı. Bugün dahi mali piyasaların sunduğu vadeli işlemler gibi çeşitli araç ve hizmetlere alternatifler geliştirmeye çalışan, ancak konmuş prensiplerin sınırlarında dolaşan ve bu sebeple herkes tarafından kabul edilmeyen uygulamalar mevcut. Özellikle Malezya'da yenilikçilikle prensipler arasındaki dengenin kimi zaman yenilikçilik lehine kaydığını görüyoruz.

Bu tip uygulamaların genel kabul görmesi için uluslararası düzlemde onanması şart. Uluslararası onama ise ancak uluslararası standartların oluşması ile mümkün. İşte son yıllarda faizsiz bankacılığın gelişmesine ön ayak olan en önemli adım da bu standartların tesis edilmeye başlanması olmuştur. Bugün dünyanın önemli bir kısmının kabul ettiği prensipler var. Bu prensiplerin tatbikata döküldüğü uygulamaların da nasılı standartlar halinde derlenmiş vaziyette. Faizsiz bankacılığın uygulamalarının nasıl muhasebeleşmesi, risklerin, kârların nasıl dağıtılması gerektiği ve şeffaflık gibi ilkeler büyük ölçüde kitaplaştırılmış durumda. Genel kabul gören bu standartlar sayesinde faizsiz bankacılık artık genel bankacılığın görmezden gelemeyeceği, bu sebeple dikkate almak durumunda kaldığı bir noktaya ulaşmış durumda.

Şüphesiz ki, faizsiz bankacılığın daha kat etmesi gereken uzun bir mesafe var. Ancak uzun bir rehavet döneminin ardından sağlanan bu ivmenin, geleneksel bankacılığa dahi öğreteceği pek çok şeyin olacağı kanaatindeyim.