Dünyada 1970’lerden konvansiyonel finansa alternatif olarak çıkan, faizsiz finans (Islamic Finance) işlemleri sürekli artmaktadır. Küresel finans piyasalarında 2006’da 510 milyar dolar büyüklüğünde aktiflere sahip olan faizsiz finans ürünleri, 2012 yılında 1.5 trilyon dolar seviyesine yaklaşmıştır. Altı yılda neredeyse üç katına çıkan bir artış vardır, sektörde. Sadece İslam ülkelerinde değil, İngiltere, Almanya, ABD gibi gelişmiş batı ülkelerinde de ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Faizsiz finans işlemleri, bankacılık, borsa, faizsiz borçlanma işlemleri, faizsiz konut kredileri, risk sermayesi işlemleri, faizsiz türevler ve sigorta (Takaful) gibi neredeyse finansın tüm alanlarında yapılmaktadır.
Dünyada genelde konvansiyonel finans uygulamalarına paralel yapılan işlemler, İran ve Pakistan gibi ülkelerde sadece faizsiz işlemler yapılabilmektedir. Günümüzde birçok ülkede faizsiz finans veya İslami finans uygulamaları, artık çok boyutlu bir finansal işlemleri ve yönetimi kapsayan bir süreçler bütünü olarak işlemektedir. Bankacılık ve finansal işlemlerin yanı sıra sözleşmelerin ve işlemlerin denetimini ve icazetini veren üst kurulardan (Shariah Board-İslam Hukuku Danışma ve Denetleme Kurulları diyebileceğimiz) oluşan bir finansal sistem haline gelmektedir. Ayrıca İslami derecelendirme şirketleri ve mali danışmanlık sektörü de dünyada sürekli gelişmektedir. Suudi Arabistan, Malezya gibi ülkelerde üst kurullar olduğu gibi, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde de bu tip kurullar bulunur.
Dünyada faizsiz finans işlemleri kadar eğitimi de sürekli yayılmaktadır. İngiltere, Malezya ve Pakistan gibi ülkelerde eğitimler yaygındır. Öyle ki küresel piyasalarda büyük bankalar arasında HSBC, Barclays gibi bankalar, İslami bankacılık faaliyetlerini paralel olarak yürütmektedir. 2008’de yaşanan küresel krizde faizsiz finans uygulamaları büyümeye davam ederek, konvansiyonel finansa göre daha güvenceli olarak itibar görmektedir. Dünyada faizsiz finans alanı hızlı bir şekilde gelişirken, Türkiye’de durum nasıldır? Türkiye’de 80’li yıllarda faizsiz bankacılık uygulamaları yaygınlaşmasına rağmen, diğer araçlar yeterince gelişmemiştir. İlgili finansal araçlar yeni işlem görme safhasındadır. Türkiye’de sermaye piyasasının bu konuda işlem, sözleşme ve ürün geliştirme konusunda çok hızlı çalışmadığı açıktır. Örneğin, 90’lı yıllarda Anadolu’da İslami sermaye veya yeşil sermaye olarak adlandırılan fon kaynakları ile kurulan işletmeler hızla yaygınlaşırken, sermaye piyasası konuyla ilgili finansal araçları sermaye piyasasına sunmadığı için şirketler tarafından yatırımcılar istismar edilmiştir. 2010 yılından itibaren artan çalışmalara rağmen somut düzenlemelerdeki yavaşlık devam etmektedir.
Bu konuda Türkiye’de kurumlardan yeterince yararlanılmamaktadır. Örneğin, Diyanet’ten vatandaşların soru sorarak finansal işlemlerle ilgili bilgi almasına rağmen, Türkiye’de İslam hukukçuları, sermaye piyasası uzmanları ve finans uzmanlarından oluşan bir birim sermaye piyasası içinde örgütleyerek faizsiz finans işlemleri ve sözleşmeleri standart duruma getirilmemiştir. Küresel piyasalara göre devam eden yavaşlık dünyaya Türk sermaye piyasası ürünlerinin de yayılmasını ağırlaştırmaktadır. Örneğin, Türkiye’de kamunun elinde bulunan yol, baraj, santral vs gibi gelir getiren kurumların özelleştirilmesinde faizsiz finans araçları şeklinde çıkarılacak menkul kıymetler, hem Körfez ülkelerindeki yatırımcılardan hem de yurtdışındaki Türk vatandaşlarından büyük ilgi görebilir.
Ayrıca şirketleşmede yurtdışında sermaye toplayan Türk yatırımcılarının bu tip araçlara sahip olması durumunda, güvenceli yatırım yapmanın yolları da genişleyecektir. UKIFS Islamic Finance 2012 raporuna göre, Türkiye bu alanda dünyada sekizinci sıradadır, yalnız faizsiz bankacılıkta faaliyetleri gösterilmektedir. İngiltere’de İslami finans üzerine çalışan banka sayısı 22, Türkiye’de ise sadece dörttür.
Almanya’da dört ve Rusya’da bir banka faaliyet göstermektedir. Muhtemelen birkaç yıl içinde Rusya ve Almanya’da daha fazla finans kurumu kurulabilir. Hala uluslararası istatistiklerde, Sukuk, takaful ve diğer bankacılık dışı ürünler Türkiye’de yoktur. Türkiye’nin 2023 yılında ilk on ülke arasında yer alması için sermaye piyasası ile ilgili kurumların da dünyadaki gelişme hızına ulaşması gerekir. Türkiye’de İslami finans veya faizsiz finans çok konuşulan fakat dünyadaki emsallerinin hızına yetişemeyen bir görüntü vermektedir.
Dünyada genelde konvansiyonel finans uygulamalarına paralel yapılan işlemler, İran ve Pakistan gibi ülkelerde sadece faizsiz işlemler yapılabilmektedir. Günümüzde birçok ülkede faizsiz finans veya İslami finans uygulamaları, artık çok boyutlu bir finansal işlemleri ve yönetimi kapsayan bir süreçler bütünü olarak işlemektedir. Bankacılık ve finansal işlemlerin yanı sıra sözleşmelerin ve işlemlerin denetimini ve icazetini veren üst kurulardan (Shariah Board-İslam Hukuku Danışma ve Denetleme Kurulları diyebileceğimiz) oluşan bir finansal sistem haline gelmektedir. Ayrıca İslami derecelendirme şirketleri ve mali danışmanlık sektörü de dünyada sürekli gelişmektedir. Suudi Arabistan, Malezya gibi ülkelerde üst kurullar olduğu gibi, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde de bu tip kurullar bulunur.
Dünyada faizsiz finans işlemleri kadar eğitimi de sürekli yayılmaktadır. İngiltere, Malezya ve Pakistan gibi ülkelerde eğitimler yaygındır. Öyle ki küresel piyasalarda büyük bankalar arasında HSBC, Barclays gibi bankalar, İslami bankacılık faaliyetlerini paralel olarak yürütmektedir. 2008’de yaşanan küresel krizde faizsiz finans uygulamaları büyümeye davam ederek, konvansiyonel finansa göre daha güvenceli olarak itibar görmektedir. Dünyada faizsiz finans alanı hızlı bir şekilde gelişirken, Türkiye’de durum nasıldır? Türkiye’de 80’li yıllarda faizsiz bankacılık uygulamaları yaygınlaşmasına rağmen, diğer araçlar yeterince gelişmemiştir. İlgili finansal araçlar yeni işlem görme safhasındadır. Türkiye’de sermaye piyasasının bu konuda işlem, sözleşme ve ürün geliştirme konusunda çok hızlı çalışmadığı açıktır. Örneğin, 90’lı yıllarda Anadolu’da İslami sermaye veya yeşil sermaye olarak adlandırılan fon kaynakları ile kurulan işletmeler hızla yaygınlaşırken, sermaye piyasası konuyla ilgili finansal araçları sermaye piyasasına sunmadığı için şirketler tarafından yatırımcılar istismar edilmiştir. 2010 yılından itibaren artan çalışmalara rağmen somut düzenlemelerdeki yavaşlık devam etmektedir.
Bu konuda Türkiye’de kurumlardan yeterince yararlanılmamaktadır. Örneğin, Diyanet’ten vatandaşların soru sorarak finansal işlemlerle ilgili bilgi almasına rağmen, Türkiye’de İslam hukukçuları, sermaye piyasası uzmanları ve finans uzmanlarından oluşan bir birim sermaye piyasası içinde örgütleyerek faizsiz finans işlemleri ve sözleşmeleri standart duruma getirilmemiştir. Küresel piyasalara göre devam eden yavaşlık dünyaya Türk sermaye piyasası ürünlerinin de yayılmasını ağırlaştırmaktadır. Örneğin, Türkiye’de kamunun elinde bulunan yol, baraj, santral vs gibi gelir getiren kurumların özelleştirilmesinde faizsiz finans araçları şeklinde çıkarılacak menkul kıymetler, hem Körfez ülkelerindeki yatırımcılardan hem de yurtdışındaki Türk vatandaşlarından büyük ilgi görebilir.
Ayrıca şirketleşmede yurtdışında sermaye toplayan Türk yatırımcılarının bu tip araçlara sahip olması durumunda, güvenceli yatırım yapmanın yolları da genişleyecektir. UKIFS Islamic Finance 2012 raporuna göre, Türkiye bu alanda dünyada sekizinci sıradadır, yalnız faizsiz bankacılıkta faaliyetleri gösterilmektedir. İngiltere’de İslami finans üzerine çalışan banka sayısı 22, Türkiye’de ise sadece dörttür.
Almanya’da dört ve Rusya’da bir banka faaliyet göstermektedir. Muhtemelen birkaç yıl içinde Rusya ve Almanya’da daha fazla finans kurumu kurulabilir. Hala uluslararası istatistiklerde, Sukuk, takaful ve diğer bankacılık dışı ürünler Türkiye’de yoktur. Türkiye’nin 2023 yılında ilk on ülke arasında yer alması için sermaye piyasası ile ilgili kurumların da dünyadaki gelişme hızına ulaşması gerekir. Türkiye’de İslami finans veya faizsiz finans çok konuşulan fakat dünyadaki emsallerinin hızına yetişemeyen bir görüntü vermektedir.